Aşk üzerimden geçtikten sonra ''Ben'' olabilmiştim.. Aşkı yaşamayan birisi asla tamamen gerçek kişiliğini bulamayacaktır çünkü. Kimi aşkı yaşarken kimisini aşk yaşar, üzerinden öyle bir geçer ki tüm değerleri rüzgarda savrulan bir kağıt parçasından ibarettir. İçinde dünyayı değiştiren iki cümle ile boşlukta ve çaresizdir tüm seni seviyorumlar...
Bana kalırsa en zor aşklar fütursuzca çıkar insanın karşına, öyle durağandır ki her şey, ansızın bir şey gelir her şeyi değiştirmeye kökünden ucuna kadar...
Varlığını sorgulamaya aşk bittikten sonra başlayan birisi, gerçi ''Aşk hiç biter mi?'' tartışması şöyle dursun, daima yarım kalacaktır yaşadığı her anda. Çocuk ya da ergen tam hatırlamıyorum ama şanslı olmalıyım ki varlığımı o zaman sorgulamaya başlamıştım, elbette varamadım ancak aldığım yol aşktan sonra yarım kalan ben'i tamamlamıştı bir nevi. Aşk olmayınca tek anadan doğma isa gibi olsa da benliğim sonuç olarak tamamlanmıştı.
Adı Eylül'dü, kendisi de Eylül gibiydi, bitişin hüznü ile başlangıcın tedirginliğini taşıyordu üzerinde. Mutlu muyduk yoksa sarhoş mu? Tükenen neslin kendisini tüketen son jenerasyonuyduk.
O zamanlar keskin hatlarım vardı, farklıydım elbette farklı hissettiğim sürece, şimdi sadece salaşım, açlığımla savaşmaktayım. Onunla tanıştığım gün bir önceki günden farklı değildi, gayet abesle iştigaldim her zaman ki gibi. Şimdi ki salaş halimin kibirli sözleri olmasa eminim büyülü bir aşktan bile bahsedebilirdim, belki de tam da öyleydi hala emin değilim.
Onu gördüğümde pekte büyülü şeyler hissetmemiştim ancak onu tanımam ya olasılığın ya da kaderin belli bir amaca hizmet etmekte olan sıradanlığının bir silsilesi olduğundan da şüphem yoktu. Evet karmaşık uzun cümlelerde boğuluyor gibiyim ancak anılarımı duygularıma batırmadan rasyonel bir şekilde ifade etmek istiyorum. Çünkü duygusal olmak çok lüks bu aralar. Tabi Eylül'ün rastgele biri olması beni mutlu edecek olsa da, bu mutluluğun sorumluluktan kaçışımın bir bahanesi olması kendimi avutmuş olduğumun farkına varmamı sağladı. Onun farklı ve benim için seçilmiş olduğuna inanmak bir sürü sorumluluk yükleyecekti omuzlarıma. Belkide farklı yönlere koşan iki insanın bir noktada kesişip tekrar yollarına devam etmesi gibiydi aşkımız. Ya da yollarımızı bilmemize rağmen bir birimizde farklığı bulduğumuz içindi noktanın üç noktaya dönüşmesi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder